
Kıyamet günü bir Münadi seslenir: "Ey Allah'ın kulları!Bugün size korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz." Bütün insanlar başlarını kaldırarak,"Biz Allah'ın kullarıyız" derler. Münadi "Ayetlerimize inanıp Müslüman olanlar."ifadesini ekleyince,kafirler başlarını eğerler,tevhid ehlinin başı kaldırılmış olarak kalır. Sonra Münadi "İman edip takva sahibi olanlar."kaydını ekler. O zaman kibirliler de başlarını eğerler,müttakiler kalır.
Müttakiler takva sahipleri...
Peki halk arasında şöyle bir yanlış anlaşılma var "takva işin aşırısıdır"diye.
Bu düşüncenin sebebi takvanın manasını bilmemek,ya da ayetlere çok dikkat edilmediğinden kaynaklandığı düşüncesindeyim.
Çünkü takva:Şirk ve ondan aşağı ,Allah'ın nehyettiği her günahtan veya Allah'ın emrettiği herhangi bir mükellefiyeti yerine getirmemekten sakınmaktır.(Muhasibi nin tanımı)
Daha açık söyleyecek olursak Allah tan korkmak olarak tanımlayabiliriz.
Bakın bir ayet"Sİzden önce kitap verilenlere de,size de "Allah'tan korkun."diye tavsiye ettik."(Nisa,4/131)
Başka bir ayette ise;
"Allah,takva sahipleri ve iyilik yapanlarla beraberdir."(Nahl,16/128)
Müttakilerden olmak ve O'ndan hakkıyla korkmak ümidiyle...
9 yorum:
Şeritin ölçüsü ve sınırları vardır. Bu herkese kolaylıktır. Takvanın ise sınırı yoktur.
Meselâ "zina yapmayın" şeriate göre kesin bir ölçüdür. "Zinaya yaklaşmayın" emri ise takvaya göre değişik değişik uygulamaları olur.
Şeriatte istikametin bozulmaması için takva gerekiyor.
Ancak takvada zorlama olmaz. Kişisel duyarlılıkla ilgilidir. Herkeste değişik ölçülerde olabilir.
Kuranı Kerimde insanları takvaya özendiren ve takvasız bir yere varılamayacağını işaret eden ayetler vardır.
Takvanın da boyutları var ama yine de insanlar bir konuda takva eden birini görünce "Abartıyor bu canım! Bu kadar da olmaz!" diyebiliyorlar. Bunun sebebi ise takvanın nefse biraz(!) ağır gelmesidir.
"O müttakiler ki görünmeyen aleme inanırlar. Namazlarını tam dikkatle ifa ederler. Kendilerine ihsan ettiğimiz nimetlerden hayır yolunda harcarlar." Bakara, 2/3
Allah(c.c.), bizleri elimizde en belirgin biçimde tuttuğumuz gençlik ve sağlık nimetini hayır yolunda harcayan muttakilerden eylesin, amin.
hakikatte bunun sınırlarını merak ediyordum,açıklayıcı bilgileriniz için teşekkür ediyorum e.ali
hergun-since;
işte benim de anlatmak istediğim buydu,Kuranı Kerim'deki ayetlere bakıldığında kurtuluşa erenlerin sadece müttakiler olduğunu görüyoruz o halde takva aşırılıktan uzak,ancak e.ali nin dediği gibi sınırı yok..
duana elbette biz de amin diyoruz..
Takva; Allah'tan korkmaktır. Bir kulun Allah'tan korktuğu nerden anlaşılır? Öncelikle emirlerini yapıp, yasakladıklarından kaçınmakla olur ki bu şeriattir ve farzdır.
Erdal beyin dediği gibi takvanın sonu yoktur ve kişisine göre değişir. Herkesin Allah'tan korkma derecesi bir olmaz.
Bazı insanlar vardır ki namaz bile kılmazlar ama o kadar ince detaylara takılırlar ki hayret edersiniz. Şeriatten ayrılmadığımız sürece şeytan bize vesvese veremez. Yeteri kadar ilmi olmayan insanda incelikleri öğrenmek vesveseye sebep olabiliyor.
Bir komşum vardı, namaz kılmıyordu. Herzaman abdest almam gerekiyor dedi. Ben de o abdesti bozan birşey değil ki dedim.
Yani bu temel bilgilere sahip değilseniz nasıl islamı yaşayabilirsiniz?
(Bu arada ben kendi yazımda tasavvuftan bahsettim. Takva ise başka birşey.)
Sınırı olmaz da kabataslak şöyle ifade edilebilir: Ruhsatlarla amel etmenin tam tersi..
Mesela bazı çıkmazlarda diğer bir mezhebi taklit ederiz. buna ruhsat denir.
Takvada ise, mesela biz hanefiyiz. Şafilerde namahram birisine elin kazayla değese abdestin bozulur. İşte hanefi olmamıza rağmen şafi mezhebini de dikkate alarak öyle bir durumda biz de onlar gibi abdest alırız. Hanefi olduğumuz için abdestimizin bozulmadığını biliriz ama tedbir olsun diye böyle yaparız.
Hak mezheblerden birine göre namazı cemaatle kılmak farzdır. bizde sünneti müekkededir. takva icabı, o mezhebdeki hükmü de dikkate alıp her namazı cemaatle kılarız. buna büyük önem veririz.
Bunun gibi davranışlarda takvanın ölçüsü yok.
Ayrıca takvalı insan hayvanlara karşı da helallik meselelerine azami dikkat eder. hayvanlara yapılan en küçük bir haksızlığı dahi hoş görmez.
Şüphelilerden uzak durmak da çok önemli. Bir medresede bulunmuştum. piyasadaki beyaz peyniri yemezlerdi. Sebebini sordum:
- Bu peynir filan maya ile yapılıyor.
- Ne olmuş mayasına?
- O maya şüphelidir!
işte bakın bu da güzel bir takva örneği. Şüphelilerden kaçıldığı gibi kendisi şüpheli olmayıp içinde zerre miktar şüpheli madde olan şeylerden de kaçılır.
Daha örnek çok. Yüzü peçe ile kapatmak..
Başka insanlar görüp imrenmesin diye bunu yapmak takvadır.
Kem gözlerin kötü etkilerinden korunmak için yapılması da takvadır.
Takvanın çok ince bir yönü de diğer insanlara zararlı olmamak için dikkatli olmak.
Mesela uzlet: insanların şerrinden sakınmak için yapılan uzlete şeytani uzlet, "ben insanlara zararlı olmayayım" diye yapılan uzlete rahmani uzlet deniyor.
kişi ne ararsa kendisinde aramalı.
insan kendisini koruyacak. Hem başkalarına zararlı olmasın diye kendisini koruyacak.
Aşırılık meselesine gelince: Kendisini en iyi bilenler takvalı kişilerdir. Ne yapıyorlarsa kendilerine göre haklı sebepleri vardır. Hiçkimsenin onları kınamaya hakkı yok. herkes kendi haline baksın.
Ama eğer başkalarının takvasızlığı fazlaca kınanıyorsa bu da bir takvasızlıktır, yanlıştır. Her şey gerektiği gibi, gereken zamanda, sevdirilerek anlatılmalı, en güzel şekilde örnek olunmalı.
Bir kadın anlatmıştı: bir mevlit toplantısına gitmiş. Helva ikram edilmiş. bir kadın yememiş. bu kadın o kadına sormuş niçin yemiyorsun? hamsofi kadın cevap vermiş: Biz şüphelilerden uzak duruyoruz. ama siz yeyin yeyin!!!
işte buna da kaş yapayım derken göz çıkarmak denir. :)
Yemiyorsan, madem sana soruldu, en güzel şekilde açıklamak zorundasın.
Aslında takvanın sınırlarını bize örneklerle anlatan hocaefendiler var, belki bizler bütün sahabeleri veya evliyaları vs. tek tek araştıramayız diyerek.. :)
Aslında takva; bir dereyi ıslanmadan geçme şekline benzer bence. Şöyle ki; kimisi bir kayığa atlar, kimisi tutar bir köprü kurar, kimisi su geçirmez çizmeler giyer, kimisi ayaklarına uzun sırıklar bağlar vs. Bazılarında ıslanma ihtimali hala mevcutken bazılarında ise ıslanmak ihtimali asla yoktur.
Kafanızı fazla karıştırmayayım ben en iyisi :)
Allah'a emanet olun.
arzu hal;
abla seni şimdi daha iyi anladım,açıklaman için teşekkür ediyorum,günümüzün hastalıklarından biri de vesvese değil mi zaten?
şeytanın oyunlarından belki en güçlü oyunu,aynı zamanda en zayıf..
Allah korusun hepimizi...
e.ali;
benim yazdığım yazıdan daha açıklayıcı bir yorum yapmışsınız..
özellikle örnekler..
bizzat içimizde yaşayanlardan yani tarihten kesitler değil..
bu denli takva insanlarının varlığını bile duymak insana ümit veriyor...
kafasında soru işareti kalan olmamıştır diye düşünüyor,yorum için teşekkür ediyorum...
hergun-since;
kafamızın karışmamış olduğunu ümit ediyorum çünkü örnek, olayı somutlaştırmış...
teşekkürler..
Eee, söylenecek birşey kalmamış (:
Maşallah ben bu yorumlardan en az 10 yazı çıkarırdım (:
İnsandaki takva ölçüsüne ben de bir örnek vereyim:
Bir sahabe Peygamberimize gelip "Efendim, Allah her yaptığımızı görüyor mu?" demiş."Evet." cevabını alınca olduğu yere yığılıp kalmış.Ölmüş yani.Peygamberimiz de "İşte Allah korkusu bu olmalı demiş."
Not:Tam olarak hatırlayamadığım olayı yazdım.Eğer doğru ise yayınlarsınız.doğru değilse siliniz.İnsanlara güzel birşeyler vermek isterken yanlışlar yapmak istemem.Bazen madam şüphe ediyorum hiç yazmamalıyım diyorum.Ama "Yaz!" diyen sese kulak veriyorum hep...
abdusselam verdiğin örneği ben duymamıştım ama sordum aslında tam cevabı alamadım ama sanırım böyle bir örnek varmış,yine de doğrusunu Allah bilir,bu konuda bilgisi olan varsa paylaşırsa seviniriz..
Yorum Gönder