28 Nisan 2009 Salı

Tefe'ül mimine gecikmiş bir cevap...


Sevgili "Kul” uzuuun bir süre önce tefe’ül mimiyle gönderimde bulunmuştu,biz de müteşekkirane kabul etmiştik ki cevabı çok geciktirdik,yine de şükür hiç yazamasaydık diyor ve tefe’ülden bahsetmek istiyorum,
Tefe’ül ; Bazı hâdiseleri, tevafukları uğurlu saymak. Meselâ: Bir kitabı rast gele açarak ilk tevafuk eden yeri okuyup ona dikkat ederek onu uğurlu ve esas bir ders sayma gibi.

İşte okuyacağınız tefe’ül,Kutlu Doğum münasebetiyle Efendimiz-sallallahualeyhivesellem-in üç yüzden fazla mucizesini beyan eden Mucizat-ı Ahmediye’den…


(Bu parça altın ve elmasla yazılsa liyakati var)

Evet, sabıkan bahsi geçmiş:
Avucunda küçük taşların zikir ve tesbih etmesi,
sırrıyla, aynı avucunda, küçücük taş ve toprak, düşmana top ve gülle hükmünde, onları inhizâma sevk etmesi, nassı ile, aynı avucunun parmağıyla kameri iki parça etmesi,

ve aynı el, çeşme gibi on parmağından suyun akması ve bir orduya içirmesi,
ve aynı el, hastalara ve yaralılara şifa olması,

elbette o mübarek el, ne kadar harika bir mucize-i kudret-i İlâhiye olduğunu gösterir.


Güya, ahbap içinde o elin avucu küçük bir zikirhane-i Sübhânîdir ki, küçücük taşlar dahi içine girse zikir ve tesbih ederler.

Ve a'dâya karşı küçücük bir cephane-i Rabbânîdir ki, içine taş ve toprak girse, gülle ve bomba olur.

Ve yaralılar ve hastalara karşı küçücük bir eczahane-i Rahmânîdir ki, hangi derde temas etse, derman olur.

Ve celâl ile kalktığı vakit, kameri parçalayıp, Kab-ı Kavseyn şeklini verir.
Ve cemâl ile döndüğü vakit, âb-ı kevser akıtan on musluklu bir çeşme-i rahmet hükmüne girer.


Acaba böyle bir zâtın birtek eli böyle acip mucizâta mazhar ve medar olsa, o zâtın, Hâlık-ı Kâinat yanında ne kadar makbul olduğu ve dâvâsında ne kadar sadık bulunduğu ve o el ile biat edenler ne kadar bahtiyar olacakları, bedâhet derecesinde anlaşılmaz mı?


Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri...

5 yorum:

Kul dedi ki...

"o el ile biat edenler ne kadar bahtiyar olacakları, bedâhet derecesinde anlaşılmaz mı?"
________

Rabbim biâtımızda müstakim ve sabit kadem kılsın..

Allah razı olsun Aziz kardeşim, çok ferahlı bir kısımdı..

Ömrünüz Nur dolsun..

yansıma dedi ki...

Bilmukabele...
Hayra vesile olan hayrı yapmış gibidir...
Yazya vesile olan sizsiniz,tefe'ül den bu kısmın çıkmasına gerçekten ben de çok şaşırdım,benim de en sevdiğim bölümlerden...
Duanıza amin,nur hayatımızda daim olsun inşallah...

Zehra Fındıklı dedi ki...

Unutmamışsın yaa o yeter. Geç olsun güç olmasın... Harika bir yer denk gelmiş.:))Rabbim onu çok iyi tanıyıp, anlatmayı cümlemize nasip etsin...

E. Ali dedi ki...

Tefe'ül işe yarıyor mu diye sınamak için değil, samimi bir kalp ile ve sadece ciddi ihtiyaç halinde yapılırsa çok etkili sonuçları olabiliyor. Ben eskiden ara sıra başvururdum. Her defasında sorularıma cevap dertlerime derman gelirdi. Öyle ki, mesela bir konu hakkında risale-i Nur'dan bir şey öğrenmek istediğim zaman bile risalelerden rasgele birini açıp o konu ile karşılatığım çok defa olmuştur. hatta bir gün sırf bir konu gerekiyordu, bendeki risalelerde yoktu. eksik olan kitabı almak için Cağaloğluna gittim. Dediler ki o konu şualarda geçiyor. kitabı aldım, rasgele ilk açtığım yer tam o konunun geçtiği yerdi.

Bir üzüntüm olsa o niyetle herhangi bir sayfa açsam tam isabet bir yazı çıkardı. Sadece risalelerden değil, mevlananın kitaplarından da olurdu. Çokları bu yazdıklarıma inanmaz biliyorum ama yazmak istedim.

yansma dedi ki...

Değerli E.Ali ağabey,uzun süre internet ortamından uzak bulunduğum için yorumunuza gereken önemi veremedim,
yorumunuza gelince çoklarını bilmem ama ben yazdıklarınıza inanırım bunun iki sebebi var,biri hüsnü zannım diğeri ise tefe'ül hakikaten benim için de önemli bir yere sahip;
öyle ki insanın kendi başına olmadığını onu her an gözeten,duyan bir Rabb-i Rahim'i olduğunu bir kez daha idrakine sebep oluyor,hiç unutamadığım tefe'üllere bizzat şahid olmak yorumunuza katılmak için de ayrı bir sebep,paylaşım için Allah razı olsun...